HAYATIN ŞİFRELERİ KİTAPLARDADIR



Mektup Edebiyat Dergisi / 01.12.2021

Acısıyla tatlısıyla bir yıl daha geçti. Dünyanın salgın hastalıkla imtihanı devam ediyor. İnsanlar bir bilinmezliğin içine doğru sürükleniyor. İbret aldığımız ve tecrübe kazandığımız her bela kıymetlidir. Biz ülke olarak ve millet olarak sıkıntılarımızdan, hastalıklarımızdan hiç ibret almıyoruz. Başımıza bir şey geldiği zaman anında feveran edip ortalığı birbirine katıyoruz. Sıkıntı geçince hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Salgın hastalıktan önce sosyal medyada iki çocuk gündem oldu ama sonra unutuldu. 2020 yılının başlarında sosyal medyada iki çocuk tanıdık. Biri 10 yaşındaki Atakan Kayalar, diğeri 11 yaşındaki Servet Uğur...

Atakan, bir alışveriş merkezinde kitap okurken farkedildi ve bir vatandaş tarafından görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı. Bir günde filozof ilan edildi. Kendi halindeki bir çocuğa bir gün içerisinde gelecekte ülkenin başına geçecekmiş gibi davranıldı. Eğitim sistemini nasıl çözeceği ve ülkeyi nasıl yöneteceği soruldu. Canlı yayınlara çıkartıldı, gazetelerde hakkında bir sürü yazı yazıldı. Kitapçıda kendi halinde kitaplara bakarken bir anda küçük bir şehzade kıvamına getirilen Atakan, kameralar önünde annesine karşı emrivaki konuşunca tepki çekti.

Servet, medreselerde eğitim görmüş ve Bediüzzaman Said Nursî'nin Risale-i Nur külliyatını okumuş. Bir sosyal medya kanalında yaptığı konuşmalarla dikkatleri üzerine çekmişti. Programı hazırlayan ve sunan sunucunun "Bir ateiste Allah'ı nasıl anlatırsın?" sorusuna ilginç örnekler vermişti. Verdiği örneklerden birinde "Abi, ben sana istediğin kadar şeker, yağ, tuz ve protein versem bunlardan canlı bir şey üretebilir misin?" diye sormuştu. Sunucu, "Onları karıştırıp bir içecek yapabilirim herhalde" diye yanıt verince, "Abi, bunlardan beyin yaratan bir Rabbimiz var. Beyin dediğimiz organ şeker, yağ, tuz ve proteinden ibarettir" demişti. Bir sonraki örneğinde ise insan gözünün 576 megapiksel görüntü kalitesine sahip olduğunu ama son model bir telefonun kamerasının bile 17 megapiksel olduğunu ifade etmişti.

Allah her iki kardeşimizin de bahtını güzel eylesin, onlara sağlıklı ve başarılı ömürler nasip etsin. Maksadım onları eleştirmek veya övmek değil. Sadece objektif bir yorum yapmak istiyorum. Jean-Jacques Rousseau, Platon, Homeros, Benedictus Spinoza, Richard Dawkins ve Friedrich Nietzsche'nin kitaplarını okuduğu belirten Atakan'ın konuşmalarında "kibir" gördüm. Bediüzzaman Said Nursî'nin Risale-i Nur külliyatını okuduğunu belirten Servet'in konuşmalarında "tevazu" gördüm. Ne okursak onu yaşarız. Hayatın şifreleri kitaplardadır.

Çocuklarımıza onların zihin dünyasını allak bullak etmeyecek kitaplar okutmalıyız. Ben şahsen ailelerin çocuklarına Peygamberlerimizin ve tarihi şahsiyetlerimizin hayatlarını anlatan kitaplar okutmasını tavsiye ederim. Ayrıca Yunus Emre'yi ve Mevlana'yı her Türk gencinin okuması ve tanıması gerektiğine inanıyorum. Bilinçaltında Yunus Emre'den ve Mevlana'dan esintiler bulunan bir çocuğun dünya görüşü daha sağlam bir temelin üzerinde şekillenir. Temeli sağlam olan bir çocuk ise ilerleyen yaşlarında hangi kitabı okursa okusun hakikatten kopamaz ve yanlış eylemler içerisinde olsa bile eninde sonunda doğru yolu bulur.

Nesilleri alfabetik sıralamaya göre değerlendirmek doğru değil. Hangi çağda yaşarsak yaşayalım, önemli olan insan olmak, insan kalabilmek, geleneklerimize, inancımıza, vatanımıza ve milletimize sahip çıkmaktır. Son yıllarda çocuklara ve gençlere emek, vefa, saygı, kanaat, tasarruf, ilim ve sanat gibi değerlerimizin yeterince aşılanmadığını düşünüyorum. Bilhassa salgın hastalık sürecinde maneviyata karşı da izole olan çocuklarımızın zihnine kitaplarla hakikat bilincini aşılamak zordur ama yine de umudumuzu yitirmemeliyiz.

Edebiyatı matbaacılığın ve fuarcılığın bir adım ötesine taşıyan gelişmelerden de bahsetmek istiyorum. Ticaret Bakanlığı tarafından geçtiğimiz aylarda kahvehaneler için bir kılavuz hazırlandı. Kahvehanelerde en az 5 farklı günlük gazete ve 100 farklı kitabın yer alması gerektiği ifade edildi. Genellikle is ve küf kokusunun hâkim olduğu kasvetli kahvehanelerde 100 farklı kitabın yer alacağı kütüphaneler görsel anlamda bile kahvehanelere bir güzellik katacaktır. Bir diğer gelişme ise sesli kitap platformlarında yaşandı. Sesli kitap platformları, yayınevleri ile anlaşma yaparak kitapları, kendi seslendirme sanatçılarıyla birlikte kullanıcıya sunuyor. İnsanlar kitap okumak için müsait olmadıkları her anda ve her yerde artık kitapları dijital ortamlarda dinleyebiliyor ve dinleyici kitlesi de her geçen gün artıyor. Bu sayede belki gençlerin kitaplara olan ilgisi de artabilir.

Gençlerden bahsetmişken Tokyo'daki olimpiyatlardan madalya alarak dönen bütün sporcularımızı da tebrik ediyorum ve başarılar diliyorum. Okçuluk dalında altın madalya alan Mete Gazoz'u özellikle tebrik ediyorum. Çünkü okçuluk ata sporumuzdur. İnşallah Mete Gazoz'un başarısı kendisinden sonraki nesillere de örnek olur. Roketsan tarafından geliştirilen lazer güdümlü mini füze sistemine ve İstanbul Pendik'te yeni açılan bir spor kompleksine Mete Gazoz'un isminin verilmesi de takdire şayan bir harekettir. Mete Gazoz'a duyduğumuz saygıyı ve okçuluğa gösterdiğimiz özeni biraz da sanata ve edebiyata gösterirsek çocuklarımızı ve gençlerimizi "oyuncu" olarak gören küresel güçleri can evinden vurmuş oluruz.


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.