HANGİ BAŞKAN?



Yeni Dünya Gazetesi / 10.03.2024

Seçim meydanlarında siyasi liderlerin kıran kırana yaptığı konuşmaları takip ediyorsunuzdur. Yurdum insanı her seçimde adeta bir mizah abidesi oluverir. Seçmenlerin Başkan adayları seçiminde deyim yerindeyse ince eleyip sık dokuması gerekiyor. Müsaadenizle size "Başkan" profillerini mizahi bir üslupla anlatmak istiyorum.

Bana göre "Başkan" vardır, bir de "Başkancık" vardır.

"Başkan", her işini düzgün yapar ve kimseden övgü beklemez.
"Başkancık", her işini "laf olsun" diye yapar ve herkesten övgü bekler.

"Başkan", her zaman Allah'a layık bir kul, milletine layık bir "Başkan" olmaya çalışır.
"Başkancık", sadece kendisini aday gösterenlere ve kendisine oy verenlere yaranmaya çalışır.

"Başkan", ekibini ehil ve deneyimli kişilerden oluşturur ve onları düzgün bir şekilde görevlendirir.
"Başkancık", ekibini "ahbap-çavuş" ilişkisiyle oluşturur ve ekibi tarafından yönetilir. Ekibi ne derse "tamam" der.

"Başkan", verdiği talimatları takip eder, sonuca odaklanır ve bunun muhakemesini yapar.
"Başkancık", ekibine talimatlar verir ama verdiği talimatları hiç takip etmez.

"Başkan", yönettiği şehirdeki kültür, sanat, edebiyat, spor, bilim, eğitim, tarım, turizm v.b. konularla yakından ilgilenir.
"Başkancık", sadece "imar" ve "ruhsat" işlemleri ile ilgilenir. İşadamlarıyla, siyasetçilerle ve geleneklerimize muhalif sanatçılarla sıkı-fıkı olmaktan keyif duyar.

"Başkan", etrafındaki kalabalıkların dolduruşuna gelmez. Görev yaptığı makamın emanet olduğunu hiçbir zaman unutmaz ve rehavete kapılmaz. Üstlenmiş olduğu görevi layıkıyla yerine getirir.
"Başkancık", çevresindeki şakşakçıları çok sever. Onların sayesinde seçildiğini düşünür ve sahip olduğu makamın kölesi olur. "Nasıl olsa partimizin genel başkanı bütün yükü sırtlıyor" diye rehavete kapılıp görevini ihmal eder.

"Başkan", hizmet aşkı ile yanıp tutuşur ve "yoğunluk" gibi basit bahanelerle insanları oyalamaz.
"Başkancık", her görüştüğü kişiye "çok yoğun" olduğunu, günde "kaç saat" uyuduğunu söyler ve insanları oyalar.

"Başkan", yönettiği il veya ilçenin potansiyelini bilir, buna göre hareket eder ve kaynakları çar-çur etmez.
"Başkancık", şans eseri aday gösterildiği için yönettiği şehrin potansiyelini merak edip araştırmaz ve har vurup harman savurur.

"Başkan", kendisine ricada bulunanları düzgün bir şekilde dinler, gereğini yapar veya uygun bir dille olumsuz yanıt verir.
"Başkancık", kendisine yöneltilen bütün talepleri kendi çıkarlarına göre değerlendirir, sap ile samanı hiç ayırt etmez.

"Başkan", şehrine layık bir Başkan olmak için gece-gündüz çalışır, fedakârlıklar yapar, ardında hoş hatıralar bırakır.
"Başkancık", şehrinde yaşayan vatandaşları "seçmen" olarak görür, dinliyormuş gibi yapar ve kulağının üstüne yatar.

"Başkan", sosyal belediyecilik anlayışına büyük önem verir ve ihtiyaç sahiplerine onları rencide etmeden yardımcı olur.
"Başkancık", sosyal belediyecilik anlayışını nefsine alet eder, kibre kapılır ve yaptığı yardımlarla her yerde övünür.

"Başkan", yönettiği şehirde yaşayan şairlere ve yazarlara büyük önem verir. Onları bizzat evlerine kadar gidip ziyaret eder.
"Başkancık", şairlerle ve yazarlarla fazla samimi olmaz. Onlarla sadece fotoğraf çekinmek ve o çekindiği fotoğrafı sosyal medyada paylaşmak için bir araya gelir.

"Başkan", hiçbir konuda şahsi davranmaz. Yönettiği şehrin hassasiyetlerini bilir ve buna göre davranır. Önceki belediye başkanlarını hiçbir yerde kötülemez.
"Başkancık", partisinden aday gösterildiği için kendisini "bulunmaz Bursa kumaşı" zanneder. Kendisini yönettiği şehrin sahibi gibi görür. Halkın gönlüne hitap etmeyi aklından bile geçirmez.

"Başkan", medyada haber olmak için olur olmadık konularda ahkâm kesmez. Sadece yaptığı hizmetlerin medyada haber olarak yer almasından memnun olur.
"Başkancık", kendisini aday gösterenlere yaranmak için her konuda ahkâm keser. Gazeteleri ve televizyonları, kendisini öven ve yere göğe sığdıramayan mecralar olarak görür.

Gün gelir, "Başkancık" unutulur, "Başkan" unutulmaz. "Başkan" güzel hatırlanır, "Başkancık" güzel hatırlanmaz. Başkan adayları belirlenirken siyasi partilerin gözden kaçırdığı hususları kendimce dile getirmeye çalıştım. Seçim sizin...


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.