GÜLESİM GELİYOR



Mektup Edebiyat Dergisi / 01.11.2021

Biz yaşadığımız dönemin şahitleriyiz. İster istemez birçok olaya şahit oluyoruz. İnsan, şahit olduğu her olaydan ya ibret alır, ya da örnek alır. Duygularımız ve düşüncelerimiz de buna göre şekillenir. Sadece şahit olduğumuz olaylar değil, çevremizdeki insanların, yaşadığımız yerlerin, okuduğumuz kitapların, izlediğimiz yayınların, duyduğumuz sözlerin ve internette gördüğümüz paylaşımların tamamı zihnimizde yer edinir. Müsaadenizle son zamanlarda şahit olduğum olayların zihin dünyamda oluşturduğu etkiyi size uygun bir dille anlatmaya çalışayım.

Hayırda yarışması gereken insanların şerde yarıştıklarını gördükçe gülesim geliyor.
Şeytanla işbirliği yapıp Allah'ı kandıracaklarını zanneden uyanıkları gördükçe gülesim geliyor.
Hacca gidince günahlarının silindiğini düşünerek yine aynı günahları işleyen gafilleri gördükçe gülesim geliyor.
Sanatın gücünü hafife alıp sanat adı altında yapılan kepazeliklerle baş edemeyenleri gördükçe gülesim geliyor.
Yayınevlerinin günü kurtarmak için yazarların telif haklarını hiçe sayarak, sadece kendi çıkarlarını düşündüklerini gördükçe gülesim geliyor.
Yapımcıların, yönetmenlerin, senaristlerin ve oyuncuların yurtdışında daha önce yayınlanmış olan filmleri ve programları Türk televizyonlarında taklit ederek çektiklerini gördükçe gülesim geliyor.
Bunlar yetmezmiş gibi bir de o taklit edilmiş olan filmleri yurtdışına ihraç etmekle övündüklerini gördükçe daha çok gülesim geliyor.
Kısa zamanda edindiği haksız kazançla uzun zamanda sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşayacağını zanneden zamane tüccarlarını gördükçe dizlerimi döve döve gülesim geliyor.
Dava adamı sandığımız insanların makam adamı olduklarını anladıkça gülesim geliyor.
Hatırlı iken itibar kaybedenlerin, sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandıklarını gördükçe hakikaten çok gülesim geliyor.
Her konuda duyar kasan insanların, ihtiyaç duyulduğu anda ortadan kaybolduklarını gördükçe kahkahalar atarak gülesim geliyor.
Vatan, millet, bayrak ve devlet kavramlarının olur olmadık insanların ağzında sakız gibi çiğnendiğini gördükçe "vay be" diyerek gülesim geliyor.
Yaşanan doğal afetlerden dolayı ders alması gereken yetkililerin hiç utanmadığını gördükçe sinirimden gülesim geliyor.
Gençlerin geçici hevesler peşinde koşarak gençliklerini harcadıklarını ve bunu da özgürlük sandıklarını gördükçe gülesim geliyor.
Kadınların erkek gibi davranmasından, erkeklerin de kadın gibi davranmasından gurur duyan çağdaşları(!) gördükçe hayretler içerisinde gülesim geliyor.
Kaybettikleriyle değil de, kazandıklarıyla avunanları gördükçe gülesim geliyor.
Kürsülerde caka satanları ve laf ebeliği yapanları gördükçe gülesim geliyor.
Televizyonlardaki tartışma programlarında sırf reyting uğruna ağız dalaşı yapanları gördükçe gülesim geliyor.
Geliri hariç ek ve yan gelirleri de olan tuzu kuru gafillerin samimiyetsiz ve empatiden uzak konuşmalarını dinledikçe gülesim geliyor.
Ülkesinin geleceğini değil de, sadece kendi geleceğini düşünen yöneticileri gördükçe gülesim geliyor.
Hayatta iken yaptığı içkili âlemleri öldükten sonra ahirette de yapabileceğini zanneden sanatçı(!) görünümlü cahilleri gördükçe gülesim geliyor.
Milletin değerlerine hakaret edip, kendisini milletin sevdiği bir sanatçı(!) zanneden ünlüleri gördükçe gülesim geliyor.

Baktıkça, gördükçe, duydukça, anladıkça... Daha neler göreceğiz, neler duyacağız, nelere şahit olacağız, Allah bilir. Bu anlattıklarım hiç komik değil, trajikomik deseniz de değil, tam bir ibret vesikası ama kimsenin ibret aldığı da yok. Vesselam, güzel ülkemde bu tuhaf manzaraları her gördüğümde gülesim geliyor ama bir türlü gülemiyorum. Tam gülecekken aklıma Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in hadis-i şerifi geliyor.

Hazreti Muhammed (S.A.V.), "Cennet ve cehennem gözlerimin önüne serilip bana gösterildi. Hayır ve şer açısından bugün gibisini görmedim. Eğer sizler benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız" (Müslim, Fezâil 134)


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.