BİLE BİLE LADES



Mektup Edebiyat Dergisi / 01.08.2022

"Hababam Sınıfı" filminden bir sahne -1975-
Hababam Sınıfı serisinin ilk filminde okullar arası düzenlenen bilgi yarışmasına Hababam Sınıfı'ndan 3 öğrenci katılır. Yarışma öncesi okulun içine kaçak yollardan bir ses düzeneği tesisatı kurarak sorulan ilk sorulara doğru cevaplar verirler. Fakat yarışmanın tam ortasında kurdukları tesisat arızalanınca öğrenciler sorulan sorulara yalan-yanlış cevaplar vermeye başlar. Mahmut Hoca (Münir Özkul) durumdan şüphelenir ve tesisatın döşendiği kabloları takip ederek tesisatın çıkış noktasını bulur. Gördüğü manzara karşısında şaşırsa da durumu bozuntuya vermeden bozulan aleti tamir eder. Yine "tesisat" marifetiyle kalan sorulara doğru cevaplar veren Hababam Sınıfı öğrencileri (Tarık Akan-Halit Akçatepe-Kemal Sunal) yarışmayı birincilikle bitirip şampiyon olurlar.
Yarışmadan bir gün sonra Mahmut Hoca (Münir Özkul), sınıfa gelir gelmez masasına oturur ve öğrencilere bakarak konuşmaya başlar.
- Bilgi yarışmasında gösterdiğiniz yüksek sahtekârlık ve zorbalıktan dolayı sizi tebrik ederim.
Damat Ferit (Tarık Akan) hiç üstüne alınmadan, gayet rahat bir şekilde oturduğu sıradan kalkıp cevap verir.
- Biz de sizi tebrik ederiz Hocam, aleti tamir ettiğiniz için...
Mahmut Hoca (Münir Özkul) ise manidar bir söz söyler.
- Ben onu okulun şerefini kurtarmak için yaptım, size uymak için değil. Müdür Bey'e de şimdilik bir şey söylemedim.

"Hababam Sınıfı Uyanıyor" filminden bir sahne -1976-
Mahmut Hoca (Münir Özkul) sınıfta bir konuşma yapmaktadır.
- Şimdi sizlere bir haberim var. Maalesef bu seneki bilgi yarışmasına Müdür Bey'in ısrarıyla geçen senenin şampiyonu olarak siz katılacaksınız.
Bunu duyan bütün öğrenciler sevinç çığlıkları atmaya başlar.
Tulum Hayri (Cem Gürdap) büyük bir sevinçle ayağa kalkarak, "öyleyse tesisatı hemen kuralım Hocam" der.
Mahmut Hoca karşı çıkar; "Yok, bu sene öyle teller, mikrofonlar, hoparlörler falan yok".
Güdük Necmi de (Halit Akçatepe) ayağa kalkıp "Ama biz tesisatsız yapamayız ki Hocam" deyip yerine oturur.
Hemen ardından Şaban da (Kemal Sunal) ayağa kalkıp "Rezil oluruz" deyince Mahmut Hoca (Münir Özkul) gülümseyerek o efsanevi sözü söyler; "İyi ya, ben de rezil olmanızı istiyorum zaten..."
Vefat edenlere rahmet, kalanlara selam olsun.

Bizim gibi insanların bilinçaltı biraz sinematografik bir şekilde çalışır. Şahit olduğumuz herhangi bir olay bize yıllar önce zihnimizde yer edinmiş bir anıyı, bir filmi, bir romanı veya bir şarkıyı hatırlatabilir. Ne zaman erken seçim tartışmaları başlasa benim de aklıma Hababam Sınıfı filmlerinin yukarıdaki sahneleri geliyor. Sizce siyasetçilerin ruh hali de Hababam Sınıfı öğrencilerinin ruh haline benzemiyor mu? Seçimleri her türlü hilenin mubah olduğu bir yarışma gibi görmüyorlar mı?

Bugünlerde ülkesinin yarınlarını düşünenler ile "kendi" yarınlarını düşünenlerin mücadelesini izliyoruz. Siz de "bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?" diye başlayan anketlerden bıkmadınız mı? Anketçiler siyasetçileri, siyasetçiler de seçmenleri potansiyel müşteri gibi gördükleri için siyasi reklamlarla seçimleri kazanacaklarını zannediyorlar. Tomar tomar para harcayarak seçim kampanyaları düzenliyorlar.

Diyelim ki, erken seçim kararı verildi. Daha düne kadar halka buyurgan davranan siyasetçiler seçim gününe kadar her yerde içi boş sloganlar atacaklar, her gittikleri şehrin yöresel kıyafetlerini giyecekler ve yöresel yemeklerini doya doya anlatacaklar. Atalarımızın veciz sözlerini ve büyük şairlerimizin şiirlerini ağızlarından düşürmeyecekler. Sloganlar, vaatler, küfürler ve hakaretler havalarda uçuşacak. Halk can derdinde iken siyasetçiler seçim zamanı yine oy derdine düşecek. Kendi tabanlarına bile umut veremeyen partiler günlerce miting yapacaklar, her yeri afişlerle ve bayraklarla donatacaklar. İnsanların yüzüne yalandan gülecekler ve bile bile lades oynayacaklar. Yapamayacakları işleri yapacakmış gibi anlatacaklar.

Siyaset bu kadar kirli bir mekanizma olmamalıydı. Siyasi makamlar hizmet kapısı olması gerekirken beka kapısı oldu. Bu yüzden kazandıkça çirkinleşiyorlar, kaybettikçe güzelleşiyorlar. Daha en başında bu kadar entrikanın döndüğü bir alan maalesef kötü örnek teşkil ediyor ve üzerinden yıllar geçse de unutulmuyor.

Sonuç itibariyle tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak, Allah'ın dediği olacak. Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Seçimin sonunda kim kazanırsa kazansın, bir şey değişmeyecek. Her şey aynen devam edecek. Seçimden sonra makamlarına kavuşan siyasetçiler göz önünde olduklarını ve toplumsal sorumluluklarını yine unutacaklar ve kendilerine asla çekidüzen vermeyecekler. Bu filmi sanki daha önce izlemiştim.


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.