ASALET



Mektup Edebiyat Dergisi / 03.02.2024

Asalet... İlk eserim... İnsanlığa ilk armağanım... Edebiyatta ilk sınavım... Allah'a sonsuz şükürler olsun. İnanın ki, çok heyecanlıyım. Bu satırları yazarken bile çok heyecanlandım.

2009 yılında Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetinden çok etkilenmiştim. Ruhu şâd olsun inşallah. Öncesindeki ve sonrasındaki terör olayları da zihnimde farklı bir yer edinmişti. İlk olarak 2010 yılında kendi çapımda bir şeyler karalamıştım. 2013 yılında çözüm süreci döneminde terörün biteceğini sanmıştım. Gençlik işte... Zamanla olayların seyrinin değiştiğini anladım. Kafamda birtakım şeylerin belirginleştiğini fark ettim ve bunları 2016 yılından itibaren düzenli olarak yazmaya başladım. Allah sizi inandırsın, 2021 yılına kadar romanın yarısını yazabilmiştim. 2021 yılında inat ettim ve romanı bitirdim. Roman yazmak hayal sınırlarını çok zorlayan bir meşgale... Karakterler kafamın içinde durmadan konuşuyordu ve içlerinden bazılarını hikâyeye aktarıyordum. Maalesef ülkemizde zamanın ruhunu anlatan eserlerin sayısı çok az... Bu romanımı yazarken bile "yahu bunları anlatmak bana mı kaldı?" diye kendimle dalga geçtiğim zamanlar da oluyordu. Terörle mücadeleyi anlatırken aslında kendimle de mücadele ettiğimi geç anladım.

Eserimin konusu terör... Abisi şehit olmuş bir gencin komando olmasını ve terörle her açıdan mücadele etmesini anlatmaya çalıştım. Terörle mücadele ederken karşılaştığı kötü insanlar ve iyi insanlar da hikâyeye bambaşka bir özellik kattı. Romanın ismini ta 2010 yılında belirlemiştim. Çünkü şehit ailelerinin o mağrur duruşunu abisi şehit olmuş bir gencin duruşuyla özdeşleştirdim. Türk milletinin ve Türk devletinin vatanımız söz konusu olduğu zamanki duruşunu da bence tek bir kelime özetliyor... ASALET... Ne olursa olsun, biz asil bir milletiz ve asil bir devletiz.

Eserimde vatan, millet, bayrak ve devlet kavramlarını çok anlamlı bir şekilde işlemeye çalıştım. Teröre karşı duruşumu bir roman olarak sadece Türk insanına değil, bütün insanlara armağan ettiğim için kendimle gurur duyuyorum. Büyük konuşmak istemiyorum. Devamı gelecek inşallah... Çünkü "Asalet" ile kendi içimdeki surlarda Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in deyimiyle mukaddes bir gedik açtığımı düşünüyorum. 2010 yılında olduğu gibi sonrasında da kafamda birtakım düşünceler belirdi. İnşallah ömrüm yeterse bunu sürdüreceğim ve kendimle mücadele etmeye devam edeceğim.

Terörün içyüzünü ve insanlarda bıraktığı etkiyi ideolojilere saplanmadan, sloganlara boğulmadan, daha doğrusu suyunu çıkarmadan sade ve yalın bir dille ve gerçeğe yakın hayat öyküleriyle anlatmaya çalıştım. Romandaki hikâye gerçek değil ama gerçeğe çok yakın diyebilirim. Biraz ütopik, biraz fantastik, biraz sıradışı... Yurtdışında bu tip romanlara "politik-kurgu" diyorlar. Bu romanım da hayırlara vesile olur inşallah.

Eserimin arka kapak yazısını ve yayınevi linkini sizlerle paylaşmak istiyorum.
https://www.kitaplife.com/urun/asalet-hasan-canat

***

Hasan Canat'ın kaleminden çarpıcı bir hikâye.
Ender, Akif, Erol ve Mert hayatlarını terörle mücadeleye adamıştır. Bu dört genç, ülkenin başına musallat olan tüm terör oluşumlarıyla kıyasıya mücadele ederler.
Terörün karanlığına meydan okuyanların hikâyesi Asalet, umudu ve değişimi simgeliyor.
2000'li yılların Türkiye'sinde geçen vatan mücadelesini soluksuz okuyacaksınız...

"Cepheler belirlenmiş, planlar kurulmuş ve herkes hedefine odaklanmıştı. Kanlı bir senaryonun parçası olmak veya dış güçlerin piyonu olmak… İkisi de aynı kapıya çıkıyordu. Bütün bunlar Doğu ve Batı'nın tarih boyunca yaşadığı mücadeleden farksızdı. Ancak bu kez savaş dışarıda değil, içerde başlayacaktı. Aynı topraklarda yaşayan insanların birbirine daha fazla düşman olması için uzun yıllar sönmeyecek kadar büyük bir ateş yanması gerekiyordu. Ateş, alevlenmek için küçük bir kıvılcım bekliyordu. Herkesin teyakkuzda olacağı gizli bir savaşın planları yapılmıştı."

***

Mektup Edebiyat Dergisi'nde köşe yazıları yazmama vesile olan Genel Yayın Yönetmenimiz Çelebi Öztürk Bey'e ve ilk romanımın yayınlanması için can-ı gönülden destek olan AZ Yayın Grubu kurucusu Adem Özbay Bey'e yürekten teşekkür ediyorum. Hatıralarının gönüllerden, izlerinin bu topraklardan asla silinmeyeceğine inandığım aziz şehitlerimize Allah'tan sonsuz rahmetler diliyorum. Eserimi şehitlerimize ithaf ediyorum ve bundan sonrasını okuyucuların takdirine bırakıyorum.


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.